Arkeo GO

Frigler hakkında elimizde fazla bilgi bulunmamaktadır. Bu yüzden antik yazarların yazmış oldukları eserlerde işimize yarayacak bilgiler aramaktan başta çaremiz kalmamaktadır. Tarihçi  Heradot  ve coğrafyacı Strabon'a  göre frigler, Avrupalı bir kavimdi ve onlara " brigler " olarak bahsetmişlerdir. Arkeologların yapmış oldukları araştırmalara göre frigler Avrupada'dan Anadolu'ya MÖ 1200 yıllarında Marmara ve boğazlar üzerinden gelmişlerdir. Marmara bölgesinde geçici yerleşim alanları kuran frigler zaman içerisinde Anadolu'nun Batı Egenin iç kısımlarına doğru yerleşmeye başlamışlardır. İlk siyasal birliklerini MÖ 750 yıllarında kurabilmişlerdir. Başlangıçta Afyon, Sakarya ve Ankara vadilerini içine alan bir bölgede yerleşen Frigler, sonradan Kütahya'dan Kızılırmak Nehrine, Ankara'dan Denizli'ye dek olan bölgede güçlü bir uygarlık oluşturmuşlardır. Midas, Asurlularla barış yaparak Güneydoğu sınırlarını güvenceye aldıktan sonra batı ülkeleri

Frigler MÖ (750 - 300), ege göçleri ile Anadolu'ya gelen Balkan kökenli boylardan biridir. Siyasi topluluk olarak MÖ 750 yıllarında ortaya çıkmışlardır. Midas döneminde bütün orta ve Güneydoğu Anadolu'ya egemen, güçlü bir krallık düzeyine erişmişlerdir. Hint - Avrupa kökenli oldukları kısa süre içinde anadolulaşmışlardır. Bir yandan helen bir yandan da geç hitit devleti etkisinde kalarak kendilerine özgü anadolulu bir kültür oluşturmuşlardır. Friglerin maden ve ağaç işçiliğinde, dokumacılıkta ürettikleri eserler helen piyasasında beğeni kazanmış ve Helenli ustalar tarafından taklit edilmiştir. Makara kulplu bronz tabaklar ve bronz kazanlar; dönemin "teknolojik" bir başarısı olan altın, gümüş ve bronzlardan yaylı  yaylı çengelli iğneler (fibula); değerli madenlerden giysi kemerleri, tokalar ve zengin bezemeli tekstil ürünleri; geometrik desenlerle süslü mobilya eşyası bunlar arasındadır. Frigler, Helenlere ayrıca müzik alanında da esinlenme kaynağı olmuştur.

Frontal duruşa sahiptir. Sol bacak bir adım önde olup ayak tabanlarının tamamı yere basmaktadır. Vücut ağırlığı eşit olarak yere baskı yapar. Bu dönemde sanatçılar eserlerini ayakta tutabilmek için yöntemi kullanırlar. Kollar düz bir şekilde aşağıya sarkıtılmış, yumruk yapılan eller vücuda bitişiktir. Kolun iç kısmı cepheden gösterilmiştir. Vücudun üst kısmı üçgen olup geometrik etki altındadır. Göğüsler, göğüs kafesi, sırtındaki çizgisel ve şematik şekilde gösterilmiştir. Kasık çizgisi ve diz kapağı iyi olarak işlenememiştir. Kafanın üstü yay şeklindedir. İnci dizisi şeklinde düzenlenen ve enseye düşen saçlar kütle etkisi yaratmaktadır.  Boyunda bir kolyesi vardır.

Genellikle yünlü olan ağır kumaştan yapılmış, dikişsiz bir kadın giysisidir. Dor kökenlidir. İkiye katlanmış kumaş vücudu soldan sağa doğru sarar ve sağ taraf açık kalır. Omuzlar üzerinde iğne veya bronş ile tutturulur. Belde kemer kullanılır. Katlanmış kumaşın üst kat parçası “opoptygma” veya “diploidon” ismini alır. Peplos giyen kadın figürü Peplos giyen kadın figürü 1. Peplos: Antik Yunan’da, uzun dikdörtgen bir kumaş parçasının vücuda sarılarak sağ omuz üzerinde bir iğne ya da kopça ile tutturulmasıyla oluşturulan bir bayan giysisi. Genellikle kolsuzdur. Bazen kumaşın omuzda kola sarkmasından dolayı kısa kollu bir görünüm almaktadır. Kumaşın yan tarafına gelen iki ucu dikişsiz olduğu için genelde yandan aşağı doğru zigzaglı bir şekilde sarkar. Hellenistik dönemde kemer göğüslerin hemen altına takılırdı. Göğüs kısmında, kumaşın katlanmasından dolayı oluşan büzgülü kışıma apoptigma veya diploidion denirdi. Genç kızlar kemersiz ve üst parçası uzun peplos